Bir doğal tedavi unsuru olan suyun ve özellikle de termal suların aynı zamanda zindelik ve rekreatif amaçlı olarak insanın kendisini yenilemesi ve eğlence amacıyla kullanılması Dünyada ve Avrupa’da günümüzde çok önem kazanmıştır. İdari ve ticari karar alma merkezi konumundaki bazı büyük kentlerde büyük ölçekli SPA’lar bulunmakta, bu kentlerin özellikle iş-toplantı turizmine katkı sağlamakta ve bu alandaki yatırımlar giderek artmaktadır.
Günümüzde SPA & Wellness ya da sağlıklı yaşam-zindelik tesisi, kaplıca, termal tesis, termal kür merkezi oteli, rehabilitasyon, sağlık ve güzellik merkezi gibi çok çeşitli adlar altında faaliyet gösteren tesislerin dünyada giderek çoğalmaya başlaması, bu alana olan ilginin ve talebin artmasının bir sonucudur. Bu tür tesislere olan talebin artması aslında bu sektörün her yaştan, (sağlık sorunu olsun veya olmasın) her kesime hitap edebiliyor ve bir farklılık yaratabiliyor olmasına bağlanabilir. Bu tür tesisler tek başına bir çekim unsuru olarak yapılabildiği gibi klasik tarzda yapılmış bir konaklama tesisine sonradan eklendiğinde de o tesisi zenginleştirmekte, farklı kılmakta ve daha çekici hale getirebilmektedir. Bugün bünyesinde suyla ilgili (spa, hamam, kür, güzellik merkezi vb) ünitesi olmayan turistik tesisler daha az tercih edilmektedir.
Diğer taraftan, suyla, özellikle de termal (sıcak ve mineralli) sular ile oluşturulan seyahat ve konaklama imkanları, hazırdaki suyu (denizi) kullanan klasik seyahat ve konaklama konseptinin de artık önüne geçmeye başlamıştır. Dünyada pek çok merkez (Karlovy Vary, Baden Baden, Evian-Les-Bains vb) uzunca bir zamandan bu yana termal, SPA merkezi destinasyonu olarak pazarlanmaktadır. Ülkemizde de çok eskilerde planlaması yapılan Gönen, Kızılcahamam vb bir çok kaplıca destinasyonları oluşmuş ancak ne yazık ki çarpık yapılaşma ve şehirleşme sonucunda dünya örneklerinde gördüğümüz gibi uluslararası bir markalaşma sağlanamamıştır. Bunda ekonomik, teknik, idari pek çok sorunun rol oynadığı söylenebilir.
Gelişmiş ülkelerde sağlık giderlerinin fazla olması nedeniyle hastaların tedavi hizmetlerini azaltmaya yönelik olarak sağlık hizmetlerini daha düşük maliyetli ülkelerden temin etme eğilimi artmaktadır. İsveç, Norveç ve Danimarka’dan sonra Almanya ve Hollanda’daki bazı özel sigorta şirketlerinin de termal tedavileri için Türkiye’ye göndereceği hastalarının masraflarını karşılama kararı almaları ülkemiz termal turizmi açısından önemli bir pazar payı oluşturmaktadır.
Ülkemiz çok zengin jeotermal potansiyele ve tedavi edici özelliği yüksek termal sulara sahip olmasına rağmen kür parkı, kür merkezi ve konaklama tesisi bütünlüğü sağlayan tesislerin nicelik ve nitelik yönünden yetersizliği, uluslararası standartlarda ve akredite olmuş termal tesislere sahip termal kent niteliğindeki destinasyonların oluşturulamaması nedenleriyle Avrupa ülkeleri ile rekabet ortamı sağlanamamıştır.
Termal yerine “sağlık” başlığı altında olan tesisler, kadrolarında bir miktar medikal doktor da bulundurarak, müşterilerine “destekleyici” veya “tamamlayıcı” hizmetlerde bulunurlar. Sınıflandırma olarak da “Complementary Health Center”, tamamlayıcı sağlık merkezi denmektedir. Yine altını çizmekte yarar vardır: termal tesisler, hastane değil otel vasfındadır. Destekleyici tedbirler dışında, klinik fonksiyonları yoktur.
Termal tesis yatırım planlaması yapılırken;
- Termal proje alanı ile ilgili mevcut durum analizi ve değerlendirme raporunun hazırlanması,
- Termal tesisler ve kür merkezleri ile ilgili kapsayıcı araştırma çalışması yapılması,
- Alanın termal turizm ve sağlık turizmi açısından incelenmesi ve ön fizibilite yapılması,
- Yatırımcı ve kullanıcı taraflar açısından en iyi kullanım analizleri yapılması; devre mülk, otel, termal otel, sağlık oteli, klinik merkez vb. alternatiflerin çok yönlü olarak araştırılması ve karşılaştırılması
- Proje paydaşlarının, projeye katılım oranları ile ilgili sayısal çalışma yapılması
- Geliştirilen modeller ışığında, proje senaryoları hazırlanması
gibi konularda, yetkin kuruluşlardan profesyonel destek alınmasını, Aden Gayrimenkul Değerleme ve Danışmanlık olarak tavsiye etmekteyiz.